Orası İslâm’ın ilk yıllarında müslümanların rahat bir nefes almak için sığındıkları ilk yer. Orası, Saadet Asrı’ndan itibaren her devirde müslümanların davetiyle, ilgisiyle hayat bulmuş, medeniyetimize rengârenk güzellikler katmış yer. Orası, biz yüzüstü bırakınca yağmalanmış, sömürülmüş, köleleştirilmiş yer. Orası belgesel filmlere dekor olmanın çok ötesinde kıymetler taşıyan yer. Bahtı insanlarının rengi kadar kara olan yer. Orası Afrika. Bizim Afrika. Bizi bekleyen Afrika....Haydi Esenler vakit yardımlaşma vaktidir.
"İnsanlık vicdanı, son altmış yılın en kurak günlerini yaşıyor Afrika'da! İnsan...lar yüzlerce kilometre yürüyor kızgın çöllerde bir kuru ekmek için...
Çocuklarını kurtarabilmek adına... günlerce... yiyecek ve su bulabilmeyi ümit ettikleri yerlere doğru yürüyorlar...
Anneler, babalar, hiç olmazsa bir (veya iki) çocuğu yaşayabilsin diye... hayatlarından ümitlerini kestikleri çocuklarını çölün ortasında... yapayalnız... bırakmak zorunda kalıyorlar! Allah kimseyi evladının canı ile imtihan etmesin... ama bir düşünün, bir an için: İki çocuğunuz var ve birisini feda etmek zorundasınız, ne yapardınız? Hangisini bırakırdınız koca bir kum deryasının ortasında... bir başına? Onu orada bırakıp giderken arkanıza bakmaya cesaret edebilir miydiniz?
Ne kadar acı, ne kadar zor olsa da bir çocuğun ölümü anne-baba için bir yerde katlanılabilir bir acı.
Peki bir evladın feda edilmesi? Yaşadığını bildiğiniz bir çocuğunuzu ölüme terk etmek nasıl bir imtihandır, düşünsenize!
Afrika, işte böyle bir imtihanın içerisinde, obezite ile savaşmakta olan insanlığın gözleri önünde...
Milyonlarca insan, açlığın pençesinde... Afrika'da bir nesil yok olmak üzere..."
Dostlar,
Maalesef, bu yaşananlar bir kurgu filmden ya da bir romandan alınmış cümleler değil. Kara bahtlı, kara tenli bu kardeşlerimizin imtihan verdiği kara kıtada yaşanan dram kahredici bir gerçek!
Aslında hepimiz, bu imtihanın bir parçasıyız. Dili, dini, rengi, milliyeti ne olursa olsun bu kardeşlerimizle birlikte bizler de sınanıyoruz. Farkında mısınız?
Gün, "balık vereceğine balık tutmayı öğret" günü değil... Gün, balığı tutup, pişirip, ayıklayıp, gerekirse de bu kardeşlerimizin ağzına götürme günü...
Gelin, almayı düşündüğümüz yeni ayakkabımızı, bilmem kaçıncı beyaz gömleğimizi, gitmeyi planladığımız tatilimizi, arabamız için alacağımız lastikleri fuzuli yapılan bir çok harcamalarımızı v.s v.s ... bir süreliğine erteleyelim.
Bu insanlara yardım edelim. Azdı, çoktu demeden yardım edelim. Kendimizi, yeni ayakkabımız veya gömleğimiz içinde olduğumuzdan daha mutlu hissedeceğiz. Buna eminim.
Biz daha iyi şartlarda yaşamaya çalışırken, o kardeşlerimiz sadece yaşamaya çalışıyorlar, unutmayalım. Hergün yüzlerce çocuk bunu beceremiyor üstelik. Gelin hiç olmazsa onlardan bir kaçını kurtaralım birlikte. Bir çok yardım kuruluşu ve kanalı var bu konuda çalışan. Ulaşın onlara, ulaşın Afrikalı çocuklara.
Ramazan biraz da "hatırlamak" değil midir? Tok yatarken, aç komşumuzu; çevremizdeki kimsesiz yaşlıları; hiç tanımadığımız, hiç de tanışmayacağımız bütün açları hatırlamak? Bu kavurucu Ramazan günlerinde Afrika'daki kardeşlerimizi hatırlayın acıkınca... susayınca... En çok da iftar sofrasına oturunca hatırlayın onları. İnsanlığın insanlığı unuttuğu bugünlerde... çölün ortasında çocuğunu bırakmak zorunda kalan annenin en çok da hatırlanmaya ihtiyacı var. Onları unutmayın. Hiç olmazsa duanızı eksik etmeyin.
Gün infak günüdür.Sadakalarımızla,fitrel​erimizle zekatlarımızla infakta bulunalım..Bizler bu coğrafya da değilde Afrika da da dünyaya gelebilirdik biraz Empati yapalım...
Somali'ye 5 lira yardım için:
AFRİKA yaz 5601 - (Diyanet)
AFRİKA yaz 2868 - (Kızılay)
AFRİKA yaz 3072 - (İHH) (Tüm operatörler için geçerlidir.)Devamını Gör
Kaynak: eoed\haber
Bu haber 1712 kez okundu...
|
|